I didn't want to embarrass you.
- Seni utandırmak istemedim.
I don't want to embarrass myself.
- Kendimi utandırmak istemiyorum.
The man blushed like a boy.
- Adam bir çocuk gibi utandı.
I blushed with shame.
- Ben utançla kızardım.
He is not ashamed of being poor.
- O, fakir olmaktan utanmıyor.
I'm ashamed to say that it's true.
- Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.