Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Ben asla öyle bir şey duymadım.
- I never heard anything like that.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Bana o şekilde karşılık verme.
- Don't talk back to me like that.
Böyle konuşmak için aptal olmalı.
- He must be a fool to talk like that.
Böyle bir şeyi kim yapardı?
- Who would do something like that?
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..