Son zamanlarda o öğrenci sınıf disiplinini bozuyor. Doğruyu söylemek gerekirse bu benim canımı sıkmaya başladı.
- Lately that student has been disruptive in class. Honestly it's beginning to worry me.
Aslında ben de gitmek istiyorum.
- Honestly, I would also like to go.
Dürüst olmak gerekirse bu aslında iyi ücretli bir iş değil.
- Honestly, this is not a really well-paying job.
Dürüstçe hatırlayamıyorum.
- I honestly can't remember.
Bana dürüstçe Tom'u bir daha asla görmek istemediğini mi söylüyorsun?
- Are you honestly telling me you never want to see Tom again?
O benim en sevdiğim kitabım. Gerçekten okunmaya değer.
- That's my favorite book! Honestly! The book is worth reading.
Doğrusu, seni gerçekten seviyorum.
- Honestly, I really like you.
Dürüst olarak, onun ben olmadığını söyleyebilirim.
- I can honestly say it wasn't me.
Bunu yapabileceğimizi dürüst olarak düşünebiliyor musun?
- Do you honestly think we can do this?
Doğrusu hiçbir fikrim yok.
- I honestly have no idea.
Doğrusu, seni gerçekten seviyorum.
- Honestly, I really like you.
Tom'un gerçeği söylediğine sahiden inanıyor musun?
- Do you honestly believe Tom is telling the truth?
Honestly! I want to finish this work and you keep interrupting.