Cidden benimle yarışmak istiyor musun?
- Do you seriously want to race me?
Cidden boşanmayı düşünüyor musunuz?
- Are you seriously thinking about getting a divorce?
Boşanmayı ciddi olarak düşünüyor musun?
- Are you seriously thinking about divorce?
Onun hepsini yemeği ciddi olarak düşünüyor musun?
- Are you seriously thinking about eating all that?
Tom neden önerimizi ciddiyetle kabul etmedi?
- Why wouldn't Tom take our offer seriously?
Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.
- He'll never show it, but I think that deep down, he's seriously worried.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Barney ağır şekilde yaralandı.
- Barney was wounded seriously.
O ağır yaralı değildi.
- She was not seriously injured.
Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
- My pet dog was seriously ill.
Now, seriously, why did the chicken cross the road?.