O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.
- He will never yield to the pressure of a politician.
Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
- Public pressure forced the army to act.
Ebe doğum sırasında hiçbir ağrı olmadığını, sadece basınç olduğunu söylüyor. Bu gerçek mi? Evet! Sadece bir kasırga gibi hava hareketidir.
- The midwife says that there's no pain during childbirth, only pressure. Is that true? Yes! Just like a tornado is a movement of air.
Büyük basınç nedeniyle boru patladı.
- The pipe burst due to great pressure.
Basınçlı kabın içinde ne pişiriyorsun?
- What are you cooking inside the pressure pot?
Büyük bir aileyi geçindirmenin sıkıntıları onunla arayı kapatmak için başlıyor.
- The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.
Seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to pressure you.