Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.
- Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.
Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
- Who lives without folly is not so wise as he thinks.
Bu aptallık tarafından sonsuz bir şekilde rahatsız oluyorum.
- I'm getting endlessly annoyed by this foolishness.
Her şeye inanmak zayıflıktır ve hiçbir şeye inanmamak aptallıktır.
- Believing everything is weakness, and believing nothing is foolishness.
He's not an unreasonable man.
- Er ist kein unvernünftiger Mann.
He cannot have said such an unreasonable thing.
- Er kann so etwas Unvernünftiges nicht gesagt haben.