Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.
- Hanako turned out to be a surprisingly nice person.
Onun alışılmışın dışında mücadele tarzı şaşırtıcı şekilde etkiliydi.
- His unorthodox fighting style was surprisingly effective.
Maria ödevini şaşırtıcı bir şekilde çabucak tamamladı.
- Maria completed her homework surprisingly quickly.
Şaşırtıcı bir şekilde, soğuk günlerde bile yüzer.
- Surprisingly, he swims even on cold days.
Tom'un Fransızcası şaşırtıcı biçimde iyi.
- Tom's French is surprisingly good.
Borsa bugün şaşırtıcı biçimde sakindi.
- The stock market was surprisingly quiet today.