Bugün aşırı derecede sıcak.
- It's unusually warm today.
Aşırı derecede soğuk bir kış yaşadığınızı duydum.
- I hear that you are having an unusually cold winter.
Olağandışı bir şekilde ılıman bir kıştı.
- It was an unusually mild winter.
O, olağandışı olarak tutkun olmayan bir kişi olarak tanımlandı.
- He was described as an unusually passionless person.
Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık.
- We were faced with an unusual situation because of the accident.
Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.
- If you ask me, she's a little unusual.
Olağan dışı bir şey hissediyor musun?
- Do you sense something unusual?
Bu olağan dışı bir hava.
- This is unusual weather.
Leyla kendini biraz anormal hissediyordu.
- Layla was feeling a bit unusual.
Tom'un geç kalması anormaldir.
- It's unusual for Tom to be late.
Konuşman için alışılmamış bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Hava bu yıl farklıydı.
- The weather has been unusual this year.
Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.
- Their manner of bringing up their children is extremely unusual.
Tom bu gece alışılmadık biçimde geveze.
- Tom is unusually talkative tonight.
Tom'un bu kadar erken burada olması alışılmadık.
- It's unusual for Tom to be here so early.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.
- I thought it was unusual that he was up so late at night.
Tom'un geç kalması olağandışıdır.
- It's unusual for Tom to be late.
... When people are unusually tall, that's one of the explanations. ...