Tom'un masası o kadar dağınıktı ki, temizlikçi odayı temizlemeyi reddetti.
- Tom's desk was so untidy that the cleaner refused to clean the room.
Saçınız gerçekten dağınık görünüyor.
- Your hair really does look untidy.
Sanırım Tom düzensiz.
- I think Tom is untidy.
Onun uzun ve düzensiz saçları bir aslan yelesine benzerdi.
- His long and untidy hair was similar to a lion's mane.