İşi oyundan ayırmaktan hoşlanıyorsunuz.
- You like to distinguish work from play.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
Gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.
- Reality and fantasy are hard to distinguish.
İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
- You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.
- Sometimes reality and fantasy are hard to distinguish.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
Bir sakalla mükemmel görüneceğini düşünüyorum.
- I think you'd look distinguished with a beard.
He can't distinguish between left and right.
- Er kann nicht zwischen links und rechts unterscheiden.
Can you distinguish her from her sister?
- Kannst du sie und ihre Schwester unterscheiden?