Onun problemleri karşısında bizimkiler bir hiçtir.
- Verglichen mit seinen Problemen, sind unsere nichts.
Bizim ana dilimiz Japoncadır.
- Our native language is Japanese.
O bizim beyzbol sahamızdır.
- That is our baseball field.
Senin takım bizimkinden daha güçlü.
- Your team is stronger than ours.
Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
- We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
Başkalarının hataları işaret edildiğinde bu hoşumuza gider, fakat bizimkiler işaret edildiğinde değil.
- We like it when others' mistakes are pointed out, but not when ours are.
Bu açgözlü piçlerin bizimkileri almalarına izin veremeyiz.
- We can't let these greedy bastards take what is ours.
Köşe başındaki ev bizim.
- The house on the corner is ours.
Bay Tanaka bizim arkadaşımızdır.
- Mr Tanaka is a friend of ours.
Imagination affects every aspect of our lives.
- Die Fantasie hat Auswirkungen auf alle Aspekte in unserem Leben.
Nowadays we want our children to make their own decisions, but we expect those decisions to please us.
- Heutzutage wollen wir, dass unsere Kinder ihre eigenen Entscheidungen treffen, aber wir erwarten, dass uns diese Entscheidungen passen.