unprosperous, wanting luck

listen to the pronunciation of unprosperous, wanting luck
الإنجليزية - التركية

تعريف unprosperous, wanting luck في الإنجليزية التركية القاموس.

unfortunate
talihsiz

Ben o talihsiz olaydan sonra burada tekrar bulunmadım. - I haven't been back here since that unfortunate incident.

Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı. - Tom met with an unfortunate accident.

unfortunate
{s} şanssız

Şu şanssız insanlara acıdı. - She sympathized with those unfortunate people.

Ben bunu şanssız buluyorum. - I do find that unfortunate.

unfortunate
makus
unfortunate
{i} şanssız kimse
unfortunate
nasipsiz
unfortunate
bahtsız kimse
unfortunate
olumsuzluk getiren
unfortunate
kötü

Maalesef kötü haberlerim var. - Unfortunately, I have bad news.

Maalesef öğretmenlerim en kötüleri değil. - Unfortunately, my teachers are not the worst ones.

unfortunate
uygunsuz
unfortunate
bahtsız
unfortunate
yersiz
unfortunate
{s} aksi

Hayır, ne yazık ki; aksine. - No, unfortunately; on the contrary.

unfortunate
{s} mutsuz
unfortunate
(sıfat) şanssız, mutsuz, tâlihsiz, bahtsız, başarısız, aksi
unfortunate
(isim) şanssız kimse
unfortunate
maalesef

Maalesef bilgi doğru. - Unfortunately, the information is accurate.

Maalesef bugün yağmur yağıyor. - Unfortunately, it's raining today.

الإنجليزية - الإنجليزية
{a} unfortunate
unprosperous, wanting luck
المفضلات