unhappy, and blaming oneself rather than others; despondent

listen to the pronunciation of unhappy, and blaming oneself rather than others; despondent
الإنجليزية - التركية

تعريف unhappy, and blaming oneself rather than others; despondent في الإنجليزية التركية القاموس.

depressed
morali bozuk

Tom eve morali bozuk gitti. - Tom went home depressed.

Tom'un son zamanlarda Morali bozuk. - Tom has been depressed lately.

depressed
{s} bunalımlı

Tom bu sabah biraz bunalımlı görünüyor. - Tom seems a bit depressed this morning.

Tom bu sabah bunalımlı gibi görünüyor. - Tom seems to be depressed this morning.

depressed
sanayisi gelişmemiş
depressed
üzülmüş
depressed
kahrolmak
depressed
keyifsiz

Kendimi biraz keyifsiz hissediyorum. - I feel a bit depressed.

depressed
{f} üz

Hatırlamak beni üzdü. - Remembering it depressed me.

Tom depresif ve üzgün. - Tom is depressed and upset.

depressed
üzgün

Tom depresif ve üzgün. - Tom is depressed and upset.

depressed
Depresyona girmiş, bunalımlı

I feel depressed.

depressed
canı sıkılmış
depressed
{s} değeri düşürülmüş
depressed
{s} çökmüş

Çökmüş ekonomi iyileşme belirtileri gösterdi. - The depressed economy showed signs of improving.

depressed
(sıfat) kederli, karamsar, bastırılmış, bunalımlı, düşürülmüş, darboğazda olan, durgun, çökmüş
depressed
x üz/indir/bastır
depressed
(Biyoloji) deprese
depressed
{s} kederli
depressed
{s} durgun (piyasa/ekonomi)
الإنجليزية - الإنجليزية
depressed
unhappy, and blaming oneself rather than others; despondent
المفضلات