Maalesef, Tom bize yardım etmeyi reddetti.
- Unfortunately, Tom refused to help us.
Maalesef bilgi doğru.
- Unfortunately, the information is accurate.
Ne yazık ki, onu yanınızda getiremezsiniz.
- Unfortunately, you cannot bring him along.
Ne yazık ki yanında sadece beş dolar vardı.
- Unfortunately she only had five dollars with her.
... unfortunately, recently laid off. ...
... And I think, unfortunately, a lot of education ...