Ben o talihsiz olaydan sonra burada tekrar bulunmadım.
- I haven't been back here since that unfortunate incident.
Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı.
- Tom met with an unfortunate accident.
Evde şanssız bir kaza vardı.
- There was an unfortunate incident at home.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
- It would be unfortunate if he were to fail.
Maalesef öğretmenlerim en kötüleri değil.
- Unfortunately, my teachers are not the worst ones.
Ne yazık ki, Brian kötü hava ile karşılaştı.
- Unfortunately, Brian met with bad weather.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Maalesef bugün yağmur yağıyor.
- Unfortunately, it's raining today.
Maalesef, Tom bize yardım etmeyi reddetti.
- Unfortunately, Tom refused to help us.