الإنجليزية - التركية
تعريف unfortunate, luckless, hapless, unfavourable في الإنجليزية التركية القاموس.
- unlucky
- şanssız
Bazı insanlar on üçün şanssız bir sayı olduğuna inanmaktadır.
-Some people believe that thirteen is an unlucky number.
Ne şanssız bir çocuğum!
-What an unlucky boy I am!
- unlucky
- talihsiz
Tom'un talihsiz olduğunu düşünüyorum.
-I think Tom is unlucky.
Tom’un da içinde olduğu talihsiz bir olaya hepimiz tanık olduk.
-We are all witnessed the unlucky incident included Tom.
- unlucky
- {s} tâlihsiz
Tom’un da içinde olduğu talihsiz bir olaya hepimiz tanık olduk.
-We are all witnessed the unlucky incident included Tom.
Tom'un talihsiz olduğunu düşünüyorum.
-I think Tom is unlucky.
- unlucky
- {s} meymenetsiz
- unlucky
- {s} başarısız
- unlucky
- unluckinessşanssızlık
- unlucky
- meşum
- unlucky
- unluckilyşanssızlık eseri
- unlucky
- {s} uğursuz
4 Japonya'da uğursuz bir sayıdır.
-'Four' is an unlucky number in Japan.
4 sayısı Japonya'da uğursuz bir sayı olarak kabul edilir.
-The number 4 is considered an unlucky number in Japan.
- unlucky
- {s} şanssız, talihsiz, bahtsız
- unlucky
- {s} aksi
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف unfortunate, luckless, hapless, unfavourable في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {s} unlucky
unfortunate, luckless, hapless, unfavourable
الواصلة
unfortunate, luckless, hapless, un·fa·vour·a·bleالنطق
Resimler
المفضلات