Biz hâlâ temel sorunu çözmek zorundayız.
- We still have to solve the underlying problem.
Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
- Some wild cats live under my neighbor's house.
Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.
- I found my dog lying under the tree in our yard.
Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
- The young woman under that tree looks sad.
Bir ağacın altına oturdular.
- They sat under a tree.
O, arabanın altından çıktı.
- He got out from under the car.
Masanın altından bir kedi çıktı.
- A cat appeared from under the desk.
Bazı kitaplarla, ben daha fazla okudukça, ben onları daha az anlıyorum.
- With some books, the more I read them, the less I understand them.
Bir ağacın altına oturdular.
- They sat under a tree.
Oyuncaklarını yatağın altına sakladı.
- He hid his toys under the bed.
Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
- The royal jewels are kept under lock and key.
Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.
- Underneath we wrote the names of the students in our class.
Bir ağacın altına oturdular.
- They sat under a tree.
Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
- Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
Tom sigarayı bırakmasına yardımcı olmak için hipnoterapi uyguladı.
- Tom underwent hypnotherapy to help him give up smoking.
Sanırım astlarıma öğüt dağıtmak zorunda olduğum yaşa ulaştım.
- I guess I've reached the age where I have to dispense advice to my underlings.
O üstlerine karşı yaltakçı ve astlarına karşı kibirlidir.
- He is obsequious to the higher ups and arrogant towards his underlings.
Görevi anlıyor musun?
- Do you understand the mission?
Mary'yi ne kadar sevdiğimi göremiyorsun, değil mi?
- You can't understand how much I love Mary, right?
Keşke biz onu ziyaret ettiğimizde kule inşaat halinde olmasaydı.
- I wish the tower hadn't been under construction when we visited it.
Yeni istasyon binası inşaat halinde ve yakında tamamlanacak.
- The new station building is under construction and will be completed soon.
Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.
- There was a watermill under the dam.
O otuzdan aşağı olamaz.
- He can't be under thirty.
Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.
- Lack of sleep was undermining her health.
O oldukça eksik bir beyan.
- That's quite an understatement.
Alkolün etkisi altındayken asla yüzme.
- Never swim while under the influence of alcohol.
Uyuşturucu etkisi altında bilincini kaybetti.
- He lost consciousness under the influence of the anesthetic.
Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- I would rather starve than work under him.
Many nursery rhymes have an underlying meaning.
We dug down to the underlying rock.
Points and straight lines are underlying elements of geometry.
He served in World War II under General Omar Bradley.
Where's the subway station?
- Where's the underground station?
I live within spitting distance of the subway station.
- I live within spitting distance of the underground station.
... So step four is all about diagnosing the underlying root ...
... to leave the underlying computer and its programs intact, so that when the owner takes it back, ...