Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
Tom asla aptal değildir, O sadece tembeldir.
- Tom is by no means unintelligent. He is just lazy.
O politikacı kesinlikle dürüst değil.
- That politician is by no means honest.
Çeviri kesinlikle kolay değil.
- Translation is by no means easy.
O hiçbir şekilde anjelik değildir.
- She is by no means angelic.
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- Her explanation is by no means satisfactory.
O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- He was by no means happy.