Seyirciler arasında öğretmenler, avukatlar, mühendisler ve benzerleri vardı.
- Among the audience, there were teachers, lawyers, engineers, and so on.
O, piyano, flüt, gitar ve benzerlerini çalar.
- He can play the piano, the flute, the guitar, and so on.
O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
- He asked me my age, my name, my address, and so forth.
Kalemler, defterler, sözlükler vesaire satın aldı.
- He bought pencils, notebooks, dictionaries and so on.
Sandviçler, kekler ve benzeri şeyler yedik.
- We ate sandwiches, cakes, and so on.
Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
- You must buy milk, eggs, butter, and so on.
O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
- He asked me my age, my name, my address, and so forth.
Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.
- The costumes were red, pink, blue, and so forth.
He can play the piano, the flute, the guitar, and so on.
- Er kann Klavier, Querflöte, Gitarre und so weiter spielen.
She brought apples, oranges, and so on.
- Sie hat Äpfel, Orangen und so weiter mitgebracht.