iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
- The iPhone is an extraordinary cell phone.
Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.
- Tom is an athlete with extraordinary strength.
Sıradışı ilişkileri vardı.
- They had an extraordinary relationship.
Ciddi ve sıradışı bir sorunum var.
- I have a serious and extraordinary problem.
Çoktan seçmeli testler sıradışı değildir.
- Multiple-choice tests are not uncommon.
Mutfaktaki bir adam, oldukça nadir bir görüntüdür.
- A man in the kitchen is quite an uncommon sight.
Dünyada şişmanlığın nadir olduğu tek bölge Afrika'da Sahra çölünün güney kısmıdır.
- The only remaining region in the world where obesity is uncommon is sub-Saharan Africa.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
A common remedy is uncommonly difficult to find.
Bald eagles are an uncommon sighting in this state.