unable to hear; unwilling to hear, heedless

listen to the pronunciation of unable to hear; unwilling to hear, heedless
الإنجليزية - التركية

تعريف unable to hear; unwilling to hear, heedless في الإنجليزية التركية القاموس.

deaf
{s} sağır

Sürekli gürültü bizi sağır etti. - The continual noise deafened us.

Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır. - My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.

deaf
kulak asmamak
deaf
işitme engelli

Bazı işitme engelli insanlar işaret dili kullanmamayı seçiyor. - Some deaf people choose not to use sign language.

O dönemde işitme engelliler için okul yoktu. - No schools for the deaf existed in that era.

deaf
{s} ağır işiten
deaf
kulak asmayan
deaf
duymazlıktan gelen
deaf
{s} dik başlı
deaf
aldırmamak
deaf
sağır ve dilsiz kimse
deaf
turn a deaf ear to dinlememek
deaf
{s} duyarsız
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} deaf
unable to hear; unwilling to hear, heedless
المفضلات