Çocuklarım birer nimet.
- Mis hijos son una bendición.
O hiç kötü bir deneyim yaşamadı.
- Ella nunca ha tenido una mala experiencia.
Bir demokraside bütün vatandaşların eşit hakları vardır.
- En una democracia, todos los ciudadanos tienen los mismos derechos.
Avokado, kalp hastalıklarının tedavisinde çok kullanılan kimyasal bir bileşik olan beta-sitosterol'un potansiyel bir kaynağıdır.
- La palta es una fuente potencial de beta-sitosterol, un compuesto químico muy utilizado en el tratamiento de las enfermedades cardíacas.
O, ona bir bisiklet kullanmasını tavsiye etti.
- Ella le aconsejó que usara una bicicleta.
Ben iyi bir anne değildim.
- Yo no fui una buena madre.
Kutuyu açmak için bir anahtara ihtiyacın var.
- Necesitas una llave para abrir la caja.
And false Duessa in her sted had borne,.