Suçun iğrençliğinden habersizdi.
- He was unaware of the enormity of the offense.
Tom olanlardan habersiz.
- Tom is unaware of what has happened.
Tom patronu için önemli bir belgeyi çevirirken, bazı hatalar yaptığının farkında değildi.
- Tom was unaware of some errors he had made when translating an important document for his boss.
Hatasının farkında değil gibi görünüyor.
- He seems to be unaware of his mistake.
... pages that exists on the web that we're aware of ...
... So people are aware of the dangers of Typhoon Morakot ...