Don't give up your work in despair.
- İşini umutsuzluk içinde terk etme.
Jack resigned from his job in despair.
- Jack umutsuzluk içinde işinden istifa etti.
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.
It was an act of desperation.
- O bir umutsuzluk eylemiydi.