Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
- Her manner of speaking gets on my nerves.
Onun konuşma tarzını sevmedi.
- He did not like her manner of speech.
Onun partideki tavırlarından memnun değilim.
- I am dissatisfied with his manners at the party.
Onun tavırları bir beyefendinin tavırları değil.
- His manners aren't those of a gentleman.
Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.
- It's bad manners to talk during a concert.
O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor?
- How does he teach his kids manners?
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- I don't like her manner.
Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.
- By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs.
Bu kitap Amerika'nın görgü ve gelenekleri üzerinedir.
- This book is on the manners and customs of America.