He became a national hero.
- O ulusal bir kahraman oldu.
The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.
- Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor.
This national treasure can be seen by the public only once a year.
- Bu ulusal hazine yılda yalnızca bir kez halk tarafından görülebilir.
The Japanese fiscal authorities are weighing measures to restore public confidence in their economic management.
- Japon mali otoriteleri ekonomik yönetimlerinde ulusal güveni yenilemek için önlemleri tartıyorlar.
This national park is full of beautiful scenery.
- Bu ulusal park güzel manzarayla dolu.
The Yosemite national park is one of the most beautiful places on Earth.
- Yosemite Ulusal Parkı dünyadaki en güzel yerlerden biridir.
Estonia has its own hymn.
- Estonya'nın kendi ulusal marşı vardır.