Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
Jews are a people chosen by God.
- Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur.
This is what they have in common with other peoples.
- Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
- Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.
This is what they have in common with other peoples.
- Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
Barbados is a member of the Commonwealth.
- Barbados, İngiliz Uluslar Topluluğu üyesidir.
Barbados is a member of the Commonwealth.
- Barbados, İngiliz Uluslar Topluluğu üyesidir.
That country intervened in the internal affairs of our nation.
- O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
An international trade ban could be the last straw for that country's economy.
- Uluslararası bir ticaret yasağı, o ülkenin ekonomisi için bardağı taşıran son damla olabilir.
The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
- Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
- Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.
This is what they have in common with other peoples.
- Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.