She's too short to reach the top.
- O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
We will reach London before dark.
- Hava kararmadan önce Londra'ya ulaşacağız.
What you said really got through to Tom.
- Söylediğin gerçekten Tom'a ulaştı.
The storm prevented us from arriving on time.
- Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.
The storm prevented her from arriving on time.
- Fırtına onun zamanında ulaşmasını engelledi.
They attained their goal.
- Onlar hedeflerine ulaştılar.
She attained her success through hard work.
- Başarısına çok çalışarak ulaştı.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through
- Ben sana telefonla ulaşmaya çalıştım ama başaramadım.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through.
- Telefonda sana ulaşmaya çalıştım,ancak bu mümkün olmadı.
They succeeded in reaching the mountain summit, but had an accident when coming back down.
- Dağın zirvesine ulaşmayı başardılar, ama geri inerken bir kaza geçirdiler.
After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
Our team achieved five medals in total.
- Ekibimiz toplamda beş madalyaya ulaştı.
The total amounted to 100 dollars.
- Toplam 100 dolara ulaştı.
You should arrive at school before nine.
- Okula saat dokuzdan önce ulaşmalısın.
Truman arrived at the White House within minutes.
- Truman, Beyaz Saray'a dakikalar içinde ulaştı.
He is too short to get at the book on the shelf.
- Raftaki kitaba ulaşamayacak kadar çok kısa.
He wasn't tall enough to get at the ceiling.
- O, tavana ulaşmak için yeterince uzun değildi.
Your letters arrive in two days.
- Mektuplarınız iki gün içinde ulaşır.
When did you arrive in Boston?
- Boston'a ne zaman ulaştın?