She's too short to reach the top.
- O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
Their losses reached one million yen.
- Zararları bir milyon yene ulaştı.
What you said really got through to Tom.
- Söylediğin gerçekten Tom'a ulaştı.
The storm prevented her from arriving on time.
- Fırtına onun zamanında ulaşmasını engelledi.
The storm prevented us from arriving on time.
- Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.
At last he attained his goal.
- Sonunda o, amacına ulaştı.
Finally, he attained his goal.
- Sonunda, hedefine ulaştı.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through.
- Telefonda sana ulaşmaya çalıştım,ancak bu mümkün olmadı.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through
- Ben sana telefonla ulaşmaya çalıştım ama başaramadım.
I know what you are planning to do and I'll do everything I can in order to prevent you reaching your goal.
- Ne yapmayı planladığını biliyorum ve amacına ulaşmanı engellemek elimden gelen her şeyi yapacağım.
We have had difficulty reaching you by phone.
- Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.
The total bill for drinks came up to 7000 dollars.
- İçecekler için toplam fatura 7000 dolara ulaştı.
Our team achieved five medals in total.
- Ekibimiz toplamda beş madalyaya ulaştı.
Yesterday I arrived in Tokyo.
- Dün Tokyo'ya ulaştım.
Truman arrived at the White House within minutes.
- Truman, Beyaz Saray'a dakikalar içinde ulaştı.
He wasn't tall enough to get at the ceiling.
- O, tavana ulaşmak için yeterince uzun değildi.
He was too short to get at the grapes.
- Üzümlere ulaşamayacak kadar kısaydı.
I'll arrive in Boston at about 2:30.
- Yaklaşık 2.30'da Boston'a ulaşacağım.
No ship could arrive in Cuba.
- Hiçbir gemi Küba'ya ulaşamadı.