Benim çirkin olduğumu düşünüyor musunuz?
- Do you think I'm ugly?
Bebeğin çirkin olduğunu gerçekten söyleyebilirim.
- I can truly say that baby is ugly.
Bodrum, çirkin, karanlık ve pis kokulu.
- The basement is ugly, dark, and smelly.
Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.
- I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
Bu ağaç tatsız meyveler taşıyor.
- This tree bears ugly fruits.
Tom ve Mary kötü bir ayrılma yaşadı.
- Tom and Mary had an ugly divorce.
İngilizcen kötü görünmüyor.
- Your English doesn't sound ugly.
Bana göre, o, biçimsiz bir bina.
- That's an ugly building, in my opinion.
Tom biçimsiz bir ekose ceket ve puantiyeli bir kravat giyiyordu.
- Tom was wearing an ugly plaid jacket and a polka-dot tie.
Hava fırtınalı olacak.
- It's going to be ugly.
Güzellik bir görüş meselesidir ama çirkinlik evrenseldir.
- Beauty is a matter of opinion but ugliness is universal.
Çirkin ve mutsuz bir dünyada, en zengin adam çirkinlik ve mutsuzluktan başka bir şey satın alamaz.
- In an ugly and unhappy world the richest man can purchase nothing but ugliness and unhappiness.
He played an ugly trick on us.
I want your ugly / I want your disease.
Everything that's realistic has some sort of ugliness in it. Even a flower is ugly when it wilts, a bird when it seeks its prey, the ocean when it becomes violent. Sharon Tate.
The question of money always rears its ugly head in the matters of business.
... THE CROWD'S GETTING UGLY ...
... puzzle. It's an ugly jigsaw puzzle, it's horrible, but hey, it works! It describes ...