ucuzluk

listen to the pronunciation of ucuzluk
التركية - الإنجليزية
sale
cheapness
(Turizm) discount
(Ticaret) bargain
sales
dump
special offer
cheapness, inexpensiveness; sale
sale, selling goods at reduced prices
cheapness, inexpensiveness
dumping
inexpensiveness
frugality
ucuz
cheap

This wasn't cheap, was it? - Bu ucuz değildi, değil mi?

Goods at the food and clothing stalls were very cheap. - Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.

ucuzluk fiyatı
sale price
ucuzluk mağazası
(Ticaret) full-line discount store
ucuz
{s} low

Beer is taxed according to its malt content, so low-malt beer is cheaper. - Bira malt içeriğine göre vergilendirilir, bu yüzden düşük maltlı bira daha ucuzdur.

ucuz
inexpensive

I'd like to rent your most inexpensive car for a week. - Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.

I'd like the most inexpensive room you have for four nights. - Dört gece için sahip olduğunuz en ucuz odayı istiyorum.

ucuz
cheaper

I think skateboards are usually cheaper than rollerblades. - Kaykayların genellikle tekerlekli patenlerden daha ucuz olduklarını düşünüyorum.

Which is cheaper, this or that? - Hangisi daha ucuz, bu mu yoksa o mu?

ucuz
frugal

There's a fine line between being frugal and being cheap. - Tutumlu olmakla ucuz olmak arasında ince bir çizgi vardır.

ucuz
schlock
ucuz
cut price
ucuz
easy

It's easy to make and it's cheap. - Yapması kolaydır ve ucuzdur.

ucuz
tinny
ucuz
cost-effective
ucuz
(Ticaret) low-priced
ucuz
facile
ucuz
dirt-cheap

I bought this bicycle dirt-cheap. - Bu bisikleti çok ucuza aldım.

ucuz
cut-rate
ucuz
economy
ucuz
cut-price
ucuz
crummy
ucuz
ınexpensive
ucuz
come cheap
ucuz
cheaply

We get nothing so cheaply as we want. - Hiçbir şeyi istediğimiz kadar ucuza almayız.

They can make the same product much more cheaply. - Onlar aynı ürünü çok daha ucuza yapabilir.

ucuz
(giysi) reach me down
ucuz
giveaway
ucuz
cheap, inexpensive; easy, facile
ucuz
cheaply, cheap, on the cheap
ucuz
dirt cheap
ucuz
dime
ucuz
keen
ucuz
easily acquired, easy
ucuz
cheap, inexpensive, low-priced
ucuz
trumpery
ucuz
catchpenny
ucuz
two bit
التركية - التركية
Ucuz olma durumu: "Dünya kadar parası olan bir adamın bu bolluktan ve ucuzluktan istifade etmemesi enayilik olmaz mıydı?"- E. E. Talu
Yasal bir işlemle her şeyin ucuz satıldığı dönem
Ucuz olma durumu
(Osmanlı Dönemi) RUHS
(Osmanlı Dönemi) REHASET
damping
(Osmanlı Dönemi) MERNEA
(Osmanlı Dönemi) GAZRA
(Osmanlı Dönemi) VASÎLE
(Osmanlı Dönemi) HAYA
(Osmanlı Dönemi) EHYA
(Osmanlı Dönemi) MERAA
ferahi
Ucuz
ehven
ucuz
Az emekle elde edilen
ucuz
Az emekle elde edilen: "Biletçi teşekkür etmekten, ben de bu kadar ucuz teşekkür toplamaktan kurtulduk."- B. Felek
ucuz
Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı pahalı karşıtı
ucuz
Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı pahalı karşıtı: "Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik."- Y. K. Beyatlı
ucuzluk
المفضلات