Sıcak suyun tümünü kullanma.
- Don't use all the hot water.
Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
- You don't have to use a dictionary when you read this book.
Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.
- The knife was so dull that I couldn't cut the meat with it and I had to use my pocketknife.
Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
- You don't have to use a dictionary when you read this book.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.
- By using Tatoeba one learns languages.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Sadece herhangi bir çocuk tarafından kullanılanlar gibi basit boya kalemleri kullanarak Maria nefes kesen resimler yaratabildi.
- Using simple crayons, just like those used by any child, Maria was able to create breathtaking pictures.
Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.
- By using Tatoeba one learns languages.
Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakterini kullanarak gösterilir.
- Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.
- You should try to form the habit of using your dictionaries.
Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
- I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
Şirketimiz internetten faydalanmaktadır.
- Our company makes use of the Internet.
Atom enerjisinden faydalanmalıyız.
- We should make use of atomic energy.
Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
- This book may well be useful to you.
Ben makinenin faydası olmadığını anladım.
- I found that the machine was of no use.
Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
- Properly used, certain poisons will prove beneficial.
Bu fırsattan yararlansanız iyi olur.
- You had better make use of this opportunity.
Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
- Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
- The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
Hayır, sadece düşündüm ki madem abaküs kullanabiliyorsun, kafandan hesap yapmada iyi olabilirsin.
- No, I just thought that since you can use an abacus, you might be good at doing calculations in your head.
Paramızı değerlendirmek istiyoruz.
- We want to put our money to good use.
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
İnsanların zaman harcamak için bilgisayarları kullanmaları çok kötü.
- It's too bad people use computers to waste time.
Tom kullanılmış bir motorsiklet için 300 dolardan daha fazla harcamak istemiyor.
- Tom doesn't want to spend more than $300 for a used motorcycle.
Yalnızca kulüp üyeleri bu odayı kullanma hakkına sahiptir.
- Only members of the club are entitled to use this room.
Zamandan tasarruf etmek için bir bilgisayar kullandım.
- I used a computer in order to save time.
Eğer bu modern donanımı kullanırsanız bir sürü iş gücü tasarruf edecektir.
- If you use this modern equipment, it will save a lot of manpower.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Onlar el işaretleri kullanarak iletişim kurabilirler.
- They can communicate using hand signs.
Bir huni kullanarak sıvıyı doldurabilirsin.
- You can pour the liquid by using a funnel.
O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.
- He broke the machine by using it incorrectly.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
- You used a condom for birth control, right?
Özel kuvvetler özel amaçlar için kullanılır.
- Special forces are used for special purposes.
Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
- Atomic energy can be used for peaceful ends.
Şirketimiz internetten faydalanmaktadır.
- Our company makes use of the Internet.
We should use up most of the fuel.
This tool has many uses.
We can use this mathematical formula to solve the problem.
... adept at using multimedia-- ...
... immersive. Imagine using the Android@Home framework to control an irrigation system ...