There was an ominous silence.
- Uğursuz bir sessizlik vardı.
The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength.
- Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu.
There is sorcery behind this, said a sinister voice coming from the crowd.
- Kalabalıktan gelen uğursuz bir ses Bunun arkasında büyücülük var dedi.
Some villains are more sinister than others.
- Bazı hainler diğerlerinden daha uğursuzdurlar.
Four is an unlucky number in Japanese.
- Japonya'da, 4 uğursuz bir sayıdır.
The number 4 is considered an unlucky number in Japan.
- 4 sayısı Japonya'da uğursuz bir sayı olarak kabul edilir.
Black cats bring bad luck.
- Kara kedi uğursuzluk getirir.
I wonder why some people think black cats are unlucky.
- Bazı insanların neden kara kedilerin uğursuz olduğunu düşündüğünü merak ediyorum.
Don't say such ill-omened things.
- Böyle uğursuz şeyler söyleme.
Leave him alone, you evil bastard!
- Onu yalnız bırak, seni uğursuz piç!
I was born on an ill-fated day.
- Ben uğursuz bir günde doğdum.