uğratma

listen to the pronunciation of uğratma
التركية - الإنجليزية

تعريف uğratma في التركية الإنجليزية القاموس.

uğratmak
inflict
uğratmak
subject
uğra
pop in

I'll try to pop in later. - Daha sonra uğramaya çalışacağım.

I think I'll pop in on Tom and see how he's doing. - Sanırım Tom'a uğrayacağım ve onun nasıl olduğunu göreceğim.

uğra
call on

Tell him either to call on me or to ring me up. - Ona ya bana uğramasını ya da beni aramasını söyle.

You had better make sure that he is at home before you call on him. - Ona uğramadan önce onun evde olduğundan emin olsan iyi olur.

bozguna uğratma
slaughter
uğra
flour sprinkled on dough (to keep it from sticking to one's hands while one kneads it)
uğratmak
to cause (someone) to meet with, encounter, or suffer (a difficulty, a disaster); to cause (someone) to come down with (an illness)
uğratmak
to cause (someone) to rush out into (a place)
uğratmak
to expel (someone) from, kick (someone) out of (a place)
uğratmak
to route (a road) through or by (a place)
uğratmak
to cause (someone) to suffer (misfortune) at the hands of a jinn
uğratmak
to cause (someone) to stop by (a place); to have (a vehicle) call at or stop at (a place) (briefly)
uğratmak
to cause (someone) to call in on, stop by to see, or drop in on (someone) (briefly)
التركية - التركية
Uğratmak işi
Uğratmak
salmak
Uğratmak
düşürmek
uğra
Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
uğra
Ekmek yapılırken, hamurun açılması için yanına konulan un
uğratmak
Uğramak işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
uğratmak
Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak
uğratmak
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak: "Öteki tabancayla, o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı."- B. Felek
uğratma
المفضلات