uçuşma

listen to the pronunciation of uçuşma
التركية - الإنجليزية
fuzziness
{i} lack of clarity, indistinctness, blurriness; softness, quality of being fuzzy or covered with fuzz
The state or quality of being fuzzy
the quality of being indistinct
uçuş
flight

Is there a flight in the afternoon? - Öğleden sonra uçuş var mı?

Could you tell me where I can find the baggage for flight JL 123? - Uçuş JL 123 için bagajı nerede bulabileceğimi bana söyleyebilir misiniz?

uçuşmak
flit
uçuş
flying

There were a lot of annoying insects flying around. - Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.

Tom is an expert pilot with thousands of hours of flying time. - Tom binlerce saatlik uçuş zamanı olan uzman bir pilottur.

uçuş
{i} fly

There were a lot of annoying insects flying around. - Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.

I saw a bird fly across the sky. - Bir kuşun gökyüzünde uçuşunu gördüm.

uçuş
cruising
uçuş
(Askeri) mission

NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents. - NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.

uçuşmak
flit about
uçuş
{f} waft
uçuş
flit
uçuş
trip
uçuş
homing
uçuş
hop

I hope we don't miss our flight. - Umarım uçuşumuzu kaçırmayız.

Hopefully they don't delay my flight like the others. - Umarım onlar diğerleri gibi uçuşumu geciktirmezler.

uçuş
volitation
uçuş
aviation
uçuşmak
to fly about, to flit about
uçuşmak
fly
uçuşmak
fly about
uçuşmak
stream
uçuşmak
(for birds, insects) to fly; to fly hither and thither, volitate
التركية - التركية
Uçuşmak durumu
Uçuş
pervaz
uçuş
Uçma işi veya biçimi: "Koca mermi bölüğün siperine doğru istikamet aldı, havadan onun uçuşunu takip eden gözler iri dairelerle açılmıştı."- F. R. Atay
uçuş
Uçmak işi veya biçimi
uçuşmak
Kendini duyurmak
uçuşmak
Havada gidip gelerek dolaşmak
uçuşmak
Hep birlikte uçmak
uçuşmak
Hep birlikte uçmak: "Hava gazı fenerinin ışığı uzayıp azaldığı yerlerde gölgeler uçuşur."- H. R. Gürpınar
uçuşmak
Havada gidip gelerek dolaşmak: "Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu."- Ö. Seyfettin
uçuşma
المفضلات