tutucular

listen to the pronunciation of tutucular
التركية - الإنجليزية
holders
plural of holder
tutucu
conservative

His novel ideas are time and again getting him into trouble with his more conservative colleagues. - Onun özgün fikirleri daha tutucu arkadaşlarıyla başını defalarca belaya soktu.

Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues. - Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.

tut
held

He held his breath while watching the match. - Maçı izlerken nefesini tuttu.

They held her in high esteem as their benefactor. - Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.

tutucu
{s} uptight
tutucu
conservationist
tut
{f} fix

They fixed the sign to the wall. - Onlar tabelayı duvara tutturdular.

tut
cost

The cost of the air fare is higher than of the rail fare. - Uçak bileti ücretinin tutarı tren bileti ücretinden daha yüksek.

How much does a beer cost? - Bir bira ne kadar tutar?

tutucu
(Diş Hekimliği) attachment
tutucu
tong
tutucu
trad
tutucu
trap
tutucu
catch
tutucu
(Askeri) shuttering
tutucu
prehensile
tutucu
(Tıp) adsorbent
tutucu
precipitator
tut
hold down

Tom can't hold down a job. He's always getting fired. - Tom bir mesleği tutamaz. O her zaman kovuluyor.

tut
got hold of
tut
{f} restrained

I barely restrained myself from vomiting. - Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.

tut
{f} sustaining
tut
{f} hold

You're holding my hand in the photo. - Fotoğrafta elimi tutuyorsun.

Hold the vase with both hands. - Vazoyu iki elinle tut.

tut
choke back
tut
{f} withholding
tut
{f} withheld
tut
restrain

I barely restrained myself from vomiting. - Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.

Sometimes, the best response is to restrain yourself from responding. - Bazen en iyi yanıt, kendinizi yanıt vermekten uzak tutmaktır.

tut
retain

We had to retain a lawyer. - Biz bir avukat tutmak zorunda kaldık.

tut
get hold of

Where can I get hold of a good tax lawyer? - Nerede iyi bir vergi avukatı tutabilirim?

Sami tried to get hold of his brother. - Sami erkek kardeşini tutmaya çalıştı.

tut
{f} retained
tut
maintain at
tut
{f} holding

To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back. - Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.

He was holding a large box in his arms. - O, kollarında büyük bir kutu tutuyordu.

tut
withhold
tut
hold back

You have to hold back. - Kendini tutmak zorundasın.

The girl tried hard to hold back her tears. - Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti.

tut
held down
tut
held back

The police held back the crowd. - Polisler kalabalığı geride tuttu.

The police held back the protesters. - Polis protestocuları geri tuttu.

tut
{f} seizing
tutucu
fogey
tutucu
getter
tutucu
straight
tutucu
right
tutucu
stuffy
tutucu
fuddy-duddy
tutucu
stick-in-the-mud
tutucu
true-blue
Tutucu
arresters
tutucu
dyed in the wool
Tutucu
clip
tut
heldback
tut
helddown
tut
support

Reason promises us its support, but it does not always keep its promise. - Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.

tut
chokeback
tutucu
wowser
tutucu
conservative; holding; conservative, fuddy-duddy muhafazakâr
tutucu
strait-laced
tutucu
unprogressive
tutucu
stick in the mud
tutucu
square-toed
tutucu
retainer
tutucu
holder
tutucu
puritanical
tutucu
hidebound
tutucu
Die Hard
tutucu
fanatical
tutucu
puritan
tutucu
sectarian
tutucu
(a) conservative
tutucu
fanatic
tutucu
standpat
tutucu
stickinthemud
tutucu
(İnşaat) inhibitor
tutucu
arrester
tutucu
fielder
tutucu
blue
tutucu
tory
tutucu
square toed
tutucu
straitlaced
tutucu
(Tekstil) gripper
tutucu
strait laced
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف tutucular في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

tut
A tutorial
tut
To make a tut tut sound of disapproval
tut
{e} expressing dislike
tut
See tut tut
tut
Be still; hush; an exclamation used for checking or rebuking
tut
A word used in Lincolnshire for a phantom, as the Spittal Hill Tut Tom Tut will get you is a threat to frighten children Tut-gotten is panic-struck Our tush is derived from the word tut
tut
If you tut, you make a sound with your tongue touching the top of your mouth when you want to indicate disapproval, annoyance, or sympathy. He tutted and shook his head. tut-'tut tutted tutting to express disapproval by making a tut sound
tut
Tut is used in writing to represent the sound that you make with your tongue touching the top of your mouth when you want to indicate disapproval, annoyance, or sympathy
tut
Society Alt Ntul
tut
A hassock
tut
An imperial ensign consisting of a golden globe with a cross on it
التركية - التركية

تعريف tutucular في التركية التركية القاموس.

tutucu
Muhafazakar
tutucu
Mevcut toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden, olduğu gibi korumak isteyen kimse, muhafazakâr: "Bu tutucu yani, her fıkrasında, her yazısında belli olur."- H. Taner
tutucu
spor - Durmalı çıkışlarda, bisikletçiye yardım eden kişi
TUT
(Osmanlı Dönemi) f. Dut
tut
Eski Mısır'da kullanılan Kıpti takviminin ilk ayı
tutucu
Mevcut toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden, olduğu gibi korumak isteyen kimse, muhafazakâr
tutucu
Mevcut toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden olduğu gibi korumak isteyen kimse, muhafazakâr: "Bu tutucu yanı, her fıkrasında, her yazısında belli olur."- H. Taner
tutucu
Durmalı çıkışlarda, bisikletçiye yardım eden kişi
الإنجليزية - التركية

تعريف tutucular في الإنجليزية التركية القاموس.

tut
hay aksi!
tut
tüh!
tut
vah!
tut
cik cik
tut
tut! Vah
tut
{ü} Tut, tut! Bir şeyin onaylanmadığını vurgulamak için söylenir: Tut, tut, you shouldn't be reading other people's mail! A, başkalarının
tut
Sus! Adam sen de! Tut
tutucular
المفضلات