tutmuş

listen to the pronunciation of tutmuş
التركية - الإنجليزية
hired
having services engaged for a fee; "hired hands"; "a hired gun"
having services engaged for a fee; "hired hands"; "a hired gun
past of hire
hired for the exclusive temporary use of a group of travelers; "a chartered plane"; "the chartered buses arrived on time"
{s} employed, working for pay, mercenary
tut
held

He held his breath while watching the match. - Maçı izlerken nefesini tuttu.

She held my arm firmly. - O, kolumu sımsıkı tuttu.

tut
{f} fix

They fixed the sign to the wall. - Onlar tabelayı duvara tutturdular.

tut
cost

How much does a beer cost? - Bir bira ne kadar tutar?

The cost of the air fare is higher than of the rail fare. - Uçak bileti ücretinin tutarı tren bileti ücretinden daha yüksek.

tut
hold down

Tom can't hold down a job. He's always getting fired. - Tom bir mesleği tutamaz. O her zaman kovuluyor.

tut
got hold of
tut
{f} restrained

I barely restrained myself from vomiting. - Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.

tut
{f} sustaining
tut
{f} hold

I hope I can hold on to my job. - Sanırım mesleğime tutunabilirim.

She screamed with horror as someone took hold of her arm. - Birisi onun kolundan tuttuğunda o korkudan çığlık attı.

tut
choke back
tut
{f} withholding
tut
{f} withheld
tut
restrain

I barely restrained myself from vomiting. - Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.

Sometimes, the best response is to restrain yourself from responding. - Bazen en iyi yanıt, kendinizi yanıt vermekten uzak tutmaktır.

tut
retain

We had to retain a lawyer. - Biz bir avukat tutmak zorunda kaldık.

tut
get hold of

Where can I get hold of a good tax lawyer? - Nerede iyi bir vergi avukatı tutabilirim?

Tom and Mary's new puppy chews up everything he can get hold of, including Tom's new slippers. - Tom ve Mary'nin yeni köpeği, Tom'un yeni terlikleri de dahil olmak üzere, elinde tuttuğu her şeyi çiğnemektedir.

tut
{f} retained
tut
maintain at
tut
{f} holding

He was holding a large box in his arms. - O, kollarında büyük bir kutu tutuyordu.

To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back. - Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.

tut
withhold
tut
hold back

The girl tried hard to hold back her tears. - Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti.

You have to hold back. - Kendini tutmak zorundasın.

tut
held down
tut
held back

The police held back the crowd. - Polisler kalabalığı geride tuttu.

The police held back the protesters. - Polis protestocuları geri tuttu.

tut
{f} seizing
araba tutmuş
carsick
buz tutmuş
icebound
buz tutmuş kar
crusted snow
deniz tutmuş
seasick

Tom seems to be seasick. - Tom deniz tutmuş gibi görünüyor.

Tom seemed to be seasick. - Tom deniz tutmuş görünüyordu.

kabuk tutmuş
encrusted
kabuk tutmuş kar
(Askeri) shallow crusted snow
kireç tutmuş
(kap) furred
nasır tutmuş
horny
nefesini tutmuş
breathless
tren tutmuş
trainsick
tut
heldback
tut
helddown
tut
support

Reason promises us its support, but it does not always keep its promise. - Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.

tut
chokeback
uçak tutmuş
air sick
yıkılmaya yüz tutmuş
dilapidated
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف tutmuş في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

tut
A tutorial
tut
To make a tut tut sound of disapproval
tut
{e} expressing dislike
tut
See tut tut
tut
Be still; hush; an exclamation used for checking or rebuking
tut
A word used in Lincolnshire for a phantom, as the Spittal Hill Tut Tom Tut will get you is a threat to frighten children Tut-gotten is panic-struck Our tush is derived from the word tut
tut
If you tut, you make a sound with your tongue touching the top of your mouth when you want to indicate disapproval, annoyance, or sympathy. He tutted and shook his head. tut-'tut tutted tutting to express disapproval by making a tut sound
tut
Tut is used in writing to represent the sound that you make with your tongue touching the top of your mouth when you want to indicate disapproval, annoyance, or sympathy
tut
Society Alt Ntul
tut
A hassock
tut
An imperial ensign consisting of a golden globe with a cross on it
التركية - التركية

تعريف tutmuş في التركية التركية القاموس.

TUT
(Osmanlı Dönemi) f. Dut
tut
Eski Mısır'da kullanılan Kıpti takviminin ilk ayı
الإنجليزية - التركية

تعريف tutmuş في الإنجليزية التركية القاموس.

tut
hay aksi!
tut
tüh!
tut
vah!
tut
cik cik
tut
tut! Vah
tut
{ü} Tut, tut! Bir şeyin onaylanmadığını vurgulamak için söylenir: Tut, tut, you shouldn't be reading other people's mail! A, başkalarının
tut
Sus! Adam sen de! Tut
tutmuş
المفضلات