She has a passion for cake.
- Onun pasta tutkusu var.
What are some things you are passionate about?
- Tutkulu olduğun bazı şeyler nedir?
She has a desire to be wealthy.
- Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
- Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
He had the ambition to be prime minister.
- Başbakan olma tutkusunu taşıyordu.
His ambition is to be a lawyer.
- Onun tutkusu bir avukat olmaktır.
Tatoeba is not a cult.
- Tatoeba bir tutku değildir.
Fadil was making an effort to share Layla's passions.
- Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.