Heads I win, tails you lose.
- Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.
Stratford-on-Avon, where Shakespeare was born, is visited by many tourists every year.
- Shakespeare'in doğduğu yer, Stratford-on-Avon, her yıl bir sürü turist tarafından ziyaret edilir.
What are the four major golf tournaments comparable to the ones in tennis?
- Tenislerdekilerle karşılaştırılabilen dört büyük golf turnuvası hangileridir.
That last round of chemo really sapped his energy.
- Bu son kemoterapi turu gerçekten onun enerjisini çökertti.
Iceland beat England in the round of 16.
- İzlanda son16 turunda İngiltere'yi yendi.
Tom and Mary watched John swim laps.
- Tom ve Mary John'un yüzme turu attığını izledi.
Tom swims laps every morning before going to work.
- Tom her sabah işe gitmeden önce turlar yüzer.
Let's go for a spin around the park.
- Park civarında şöyle bir tur atalım.
We've reported the bus driver to the tour company.
- Otobüs şoförünü tur şirketine bildirdik.
Tom drives a bus and Mary is a tour guide.
- Tom bir otobüs sürüyor ve Mary bir tur rehberi.
Most of the revellers are tourists.
- Eğlenenlerin çoğu turist.
In our city, tourists are an important source of revenue.
- Şehrimizde turistler önemli bir gelir kaynağıdır.
My favorite color is orange.
- En sevdiğim renk turuncu.
Tom likes to wear brightly colored orange pants.
- Tom parlak renkli turuncu pantolon giymeyi seviyor.
I had to toss up between two of them.
- Ben onların ikisi arasında yazı tura atmak zorunda kaldım.
I had to toss up between two of them.
- Ben onların ikisi arasında yazı tura atmak zorunda kaldım.
Then to Hanukkah's mild surprise a voice rose up and, with laconic precision, likened this rumored brother Alp to the secretion on the nether parts of a she-tur.