She expresses herself in a rather stilted manner.
- O kendini oldukça tumturaklı bir şekilde ifade eder.
Tom's translation sounded rather stilted.
- Tom'un çevirisi oldukça tumturaklı görünüyordu.
It was a rhetorical question.
- Bu tumturaklı bir soruydu.
Tom started to answer the question and then realized it was a rhetorical question.
- Tom soruya cevap vermeye başladı ve sonra onun tumturaklı bir soru olduğunu fark etti.