التركية - الإنجليزية
تعريف tulumlardan في التركية الإنجليزية القاموس.
- jumpsuits
- tulum
- overalls
- tulum
- (Askeri) pullover
- tulum
- rompers
- tulum
- (Tekstil) catsuit
- tulum
- skin made into a bag
- tulum
- hand
Tom was wearing an orange jumpsuit and his hands were cuffed in front of him.
-Tom turuncu bir tulum giyiyordu ve elleri önünde kelepçeliydi.
- tulum
- boiler suit
- tulum
- (Spor) boilersuit
- tulum
- jumper
- tulum
- (Spor) boilers suit
- tulum
- (Tekstil) rumper
- tulum
- (Tıp) tubus
- tulum
- tube
- tulum
- bagpipes
- tulum
- goatskin
- tulum
- Dungarees
Tom usually wears dungarees.
-Tom genellikle tulum giyer.
- tulum
- overalls; jump suit
- tulum
- tube (for toothpaste, medicine, etc.)
- tulum
- skin made into a bag; bagpipes" " gayda; tube" " tüp; jump suit, boiler suit, overalls; rompers
- tulum
- workwear
- tulum
- animal skin (used as a casing or receptacle)
- tulum
- siren suit
- tulum
- skin
- tulum
- leather bottle
- tulum
- bib
- tulum
- jumpsuit
Tom was wearing an orange prison jumpsuit.
-Tom portakal rengi bir cezaevi tulumu giyiyor.
Tom was wearing an orange jumpsuit.
-Tom turuncu bir tulum giyiyordu.
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف tulumlardan في التركية التركية القاموس.
- Tulum
- tuluk
- Tulum
- tola
- tulum
- "- S
- tulum
- Tüp
- tulum
- Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
- tulum
- Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi
- tulum
- Tüp. Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi: "Zayıf vücuduna tulum bol geliyordu
- tulum
- Şişman, tombul
- tulum
- Gövdesi tulumdan üflemeli çalgı, gayda: "Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin."- O. C. Kaygılı
- tulum
- Gövdesi tulumdan, üflemeli çalgı, gayda
- tulum
- Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan,önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi