You are looking at me strangely.
- Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
It is strange that he should be put up at such a cheap hotel.
- Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.
She looks odd in those clothes.
- O, o giysilerin içinde tuhaf görünüyor.
He had an odd look on his face.
- Onun yüzünde tuhaf bir görünüm vardı.
Something bizarre happened to me last week.
- Geçen hafta bana tuhaf bir şey oldu.
Tom came up with a bizarre plan.
- Tom tuhaf bir planla çıkageldi.
Tom had a weird dream last night.
- Tom dün gece tuhaf bir rüya gördü.
I know that this is weird.
- Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
The surface of the peculiar object is fairly rough.
- Tuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür.
You're a peculiar girl.
- Sen tuhaf bir kızsın.
Tom had a funny look on his face.
- Tom'un yüzünde tuhaf bir ifade vardı.
I heard a funny noise.
- Ben tuhaf bir gürültü duydum.
You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
- Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
Her unusual behavior caused our suspicions.
- Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
You are looking at me strangely.
- Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
She has started acting strangely.
- O tuhaf biçimde davranmaya başladı.
You are looking at me oddly.
- Bana tuhaf bir şekilde bakıyorsun.
Tom is behaving oddly.
- Tom tuhaf bir şekilde davranıyor.
I'm fed up with Tom's silly antics.
- Tom'un aptalca tuhaflıklarından bıktım.
But there was one curious circumstance.
- Fakat tuhaf bir durum vardı.
Tom sounded a little cranky this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra biraz tuhaf görünüyordu.
Tom looked very cranky in the photo.
- Tom fotoğrafa çok tuhaf baktı.
Strange rumors are going around.
- Tuhaf söylentiler dolaşıyor.
You are looking at me oddly.
- Bana tuhaf bir şekilde bakıyorsun.
Tom is behaving oddly.
- Tom tuhaf bir şekilde davranıyor.