truly, certainly, actually, verily

listen to the pronunciation of truly, certainly, actually, verily
الإنجليزية - التركية

تعريف truly, certainly, actually, verily في الإنجليزية التركية القاموس.

really
hakikaten

İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor. - I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

really
gerçekten

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

really
gerçekten mi

Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum. - Really? I thought she'd be the last person to get married.

Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar kalırdım. - I would really appreciate a glass of cold beer.

really
öyle mi

Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin? - Did you just really say that?

Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? - Do you really think so?

really
mutlâka

Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın. - You really should eat before you leave.

Çatı mutlaka tamir edilmeli. - The roof is really in need of repair.

really
kesin olarak

Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. - We cannot really predict anything.

Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez. - No one ever really knows what's going through someone else's head.

really
kesinlikle

Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum. - Even if he's very nice, I don't really trust him.

Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum. - I really want another chance.

really
cidden

En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi? - What was the last really difficult thing you had to do?

Biri koltuğun altından uzaktan kumandayı çıkarmama yardım edebilir mi? Cidden sıkışmış oraya. - Can someone help me fish out the remote from under the couch? It's really stuck in there.

really
gayet

Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor. - The system here works really well.

really
aslında

O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir. - He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.

O aslında gerçekten eğlenceliydi. - That was actually really fun.

really
hakikat

O hakikaten sıkıcı mıydı? - Was he really boring?

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

really
sahi mi

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır. - Really? My hobby is reading comics.

really
sahiden

O sahiden akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi? - Really?! Man, you're kidding right?

really
z. gerçekten
الإنجليزية - الإنجليزية
{a} really
truly, certainly, actually, verily
المفضلات