Başı dertte iken benden yardım istedi.
- She asked me for help when she was in trouble.
Sana dert açmak istemiyorum.
- I do not want to cause you any trouble.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok.
- I have nothing to do with their troubles.
Benim her zaman başım belada.
- I am forever in trouble.
O pastayı yediysen başın belada!
- You're in trouble if you ate that cake!
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
- He took the trouble to send me the book.
Lezzetli yemeklerinizi hazırlama zahmetine girdiğiniz için teşekkür ederim.
- Thank you for taking the trouble to prepare your delicious meals.
Benim her zaman başım belada.
- I am forever in trouble.
Patronu gerçeği öğrendiğinde yalan onun başını belaya soktu.
- The lie got him in trouble when his boss found out the truth.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
- We'll have troubles for sure.
En sıkıntılı olan en iyinin yozlaşmasıdır.
- What is most troublesome is the corruption of the best.
İşle ilgili biraz sorunum var.
- I had some trouble with the work.
Kelime işlemci seni birçok dertten kurtaracak.
- The word processor will save you a lot of trouble.
O, burada karışıklık çıkarmaya çalışıyor.
- He's here trying to stir up trouble.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
- We'll have troubles for sure.
Onlar bize çok az sıkıntı verdi.
- They gave us very little trouble.
Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.
- Jamal is a dangerous thug. He always gets in trouble.
Problem, arabayı nereye park ettiğimi hatırlayamıyor olmam.
- The trouble is that I can't remember where I parked the car.
Uyumada problem yaşıyor musun?
- Do you have trouble sleeping?
Nefes almada zorluk çekiyorum.
- I've been having trouble breathing.
Tom arkadaş edinmede zorluk çekiyordu.
- Tom had trouble making friends.
Ben seni anlamakta güçlük çekiyorum.
- I'm having trouble understanding you.
Tom Mary'nin nasıl biri olduğunu hatırlamada güçlük çekiyordu.
- Tom had trouble remembering what Mary looked like.
Her zor durumda olduğunda o yanında oldu.
- She stood by him whenever he was in trouble.
O pastayı yediysen başın belada!
- You're in trouble if you ate that cake!
Başınız belada olduğu zaman, bana güvenebilirsiniz.
- When you are in trouble, you can count on me.
O bela aramak için geldi.
- He came to look for trouble.
Tom bela aramak için bugün buraya geldi.
- Tom came here today looking for trouble.