Tom bir gezici satış temsilcisiydi.
- Tom was a traveling salesman.
O, seyahat etmeye alışkındır.
- He's accustomed to traveling.
Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.
- Tom tries to avoid traveling by air.
Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
- I want to spend some time traveling.
Yaz tatillerimin dörtte üçünden fazlasını seyahat ederek geçirdim.
- I spent more than three-quarters of my summer vacations traveling.
Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
- Traveling abroad is now more popular.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
- Traveling abroad is one of my favorite things.
Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.
- Tom makes a living as a traveling salesman.
Bill'in babası bir seyyar satıcıydı.
- Bill's father was a traveling salesman.
Ben fakir bir denizciyim, bu yüzden tekneyle gezmekten hoşlanmıyorum.
- I am a poor sailor, so I don't like to travel by boat.
Dünyayı gezmek istiyorum.
- I would like to travel around the world.
Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
- Travelling is easy these days.
Yalnız yolculuk ediyorum.
- I'm travelling alone.
Tom yalnız başına yolculuk etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to travel alone.
Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
- Do you like to travel by yourself?
Geçtiğimiz yıl bu zamanda Filipinler'de geziyordu.
- He was traveling in the Philippines this time last year.
Geçtiğimiz yılın bu zamanında Filipinler'de geziyordu.
- He was traveling in the Philippines this time of last year.
Yalnız yolculuk ediyorum.
- I'm travelling alone.
Zamanda yolculuk mümkündür.
- Time travel is possible.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
- She likes traveling best of all.
Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
- May I pay with a travelers' check?
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
- Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
Işık sesten çok daha hızlı hareket eder.
- Light travels much faster than sound.
Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
- Would you like to travel abroad?
Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
- I had a chance to travel abroad.
Tom, Avrupa'da dolaşmak istiyor.
- Tom wants to travel around Europe.
Hayalim dünyayı dolaşmaktır.
- My dream is to travel the world.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
- Traveling abroad is one of my favorite things.
Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
- Would you like to travel abroad?
Yalnız seyahat etmek bir grupla gitmekten daha ilginçtir.
- It's more interesting to travel alone than to go on a group tour.
Onun seyahate gitmek için yeterli parası yok.
- He doesn't have enough money to go travelling.
Tüm çevre kasabalardan insanlar lâhana salatası almak için Mary'nin çiftliğine gitti.
- People from all the surrounding towns traveled to Mary's farm to buy her coleslaw.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
- We've been traveling for three days.
Dan Linda'yı görmek için Londra'ya seyahat etti.
- Dan traveled to London to see Linda.
Fadıl, Leyla'yı görmek için Kahire'ye gitti.
- Fadil traveled to Cairo to see Layla.
Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
- If I were rich, I'd pass my time in travelling.
O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
- He likes travelling abroad by air.
Ben metro ile seyahat etmekten nefret ederim.
- I hate travelling by subway.
O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
- He likes travelling abroad by air.
Babam seyahat etmeye alışkın.
- My father is used to travelling.
Yalnız seyahat ediyorum.
- I'm travelling alone.
Onun seyahat için büyük bir merakı var.
- He has a great fancy for travelling.
travel to Spain.
I like to travel.
I’m off on my travels around France again.
I’ve travelled the world.
My drill press has a travel of only 1.5 inches.
... PRESIDENT OBAMA: Well, four years ago when I was running for office I was traveling around ...
... Well, Jim finally says to himself, you know, time traveling is kind of nice. I'm going ...