تعريف trapped في الإنجليزية التركية القاموس.
- dolaba girmek
- tuzağa düşmüş
Sen tuzağa düşmüşsün. Teslim ol!
- You're trapped. Surrender!
Leyla kendini tamamen tuzağa düşmüş hissetti.
- Layla felt completely trapped.
- tuzağa düşürülmüş
Tuzağa düşürülmüş gibi görünüyoruz.
- We seem to be trapped.
İnsanlar kendilerini tuzağa düşürülmüş hissetmekten nefret ederler.
- People hate feeling trapped.
- (Konuşma Dili) pusuya düşmüş
- (İnşaat) tutsak kalmış
- tongaya basmak
- (Konuşma Dili) köşeye sıkışmış
- hapsedilmiş
- tutulmuş
- {f} tuzağa düşür
Tom tuzağa düşürüldü.
- Tom has been trapped.
Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.
- The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river.
- Kapana kısılmış
Tom kapana kısılmış hissediyor.
- Tom is feeling trapped.
Tom kapana kısılmış gibi görünüyor.
- Tom looks like he's trapped.
- (Konuşma Dili) pusu kurulmuş
- trap
- {i} kapan
Bazı insanlar kendini kapana kısılmış gibi hissetti.
- Some people felt trapped.
Kapana kıstırılmış bir kurt gibi yaşıyorum.
- I have been living like a wolf trapped in a snare.
- trap
- tuzak
Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
- We set a trap to catch a fox.
Çelik tuzakları yasadışıdır.
- Steel traps are illegal.
- trapped water
- tutulmuş su
- trapped instruction
- tuzaklanmış komut
- trapped oil
- hapsolmuş yağ
- trapped under an avalanche
- çığ altında kalmak
- trapped wind
- Gaz sancısı
Remedy for trapped wind in adults and children involve manipulating our diets and behaviors as well as the use of some medications to relieve trapped wind from our system.
- trapped air
- hapsedilmiş hava
- trapped humidity
- inşaat rutubeti
- trapped moisture
- inşaat rutubeti
- trapped water
- hapsedilmiş su
- trapped waves
- (Askeri) kapalı kalan dalgalar
- trap
- ayırıcı
- trap
- trappean volkanik kara taş benzeri
- trap
- (Askeri) TUZAK: Düşman personeline zayiat verdirmek ve savunmayı kuvvetlendirmek maksadıyla, belirli yerlerde, çeşitli şekillerde ve gizli olarak yerleştirilen patlayıcı tertibat. Bak. "trapmine" ve "booby trap"
- trap
- {f} kapan kurmak
- trap
- {f} kapana kıstırmak
- trap
- tuzak tutmak
- trap
- tuzak kurmak
- caught in a trap
- kapana kısılmak
- trap
- tıkaç
- trap
- kapanla yakalamak
- trap
- set çekmek
- trap
- kapanla donatmak
- trap
- kondenstop
- trap
- mandepsi
- trap
- tuzağa düşürülmüş
İnsanlar kendilerini tuzağa düşürülmüş hissetmekten nefret ederler.
- People hate feeling trapped.
Tuzağa düşürülmüş gibi görünüyoruz.
- We seem to be trapped.
- trap
- avlamak
- trap
- (İnşaat) döşeme kapağı
- trap
- pusuya düşürmek
- trap
- kapan ile yakalamak
- trap
- ata süslü çul örtmek
- trap
- ağına düşürmek
- trap
- tongaya bastırmak
- trap
- bezemek
- trap
- desise
- trap
- (İnşaat) tutmak
- trap
- tutucu
- trap
- kapak takmak
- trap
- (İnşaat) merdiven kapağı
- trap
- tuzağa düşürmek
- trap
- ağız
- trap
- {f} tuzağa düşür
Tilkiyi tuzağa düşürmeye çalıştık.
- We tried to trap the fox.
Onlar tilkiyi tuzağa düşürdüler.
- They trapped the fox.
- air might be trapped in the water pump
- su motoru hava yapmış olabilir
- booby trapped
- bubi tuzak
- booby trapped
- patlama düzeneği kurulmuş, patlaması için düzenek kurulmuş
- get trapped by so.
- öylesine tarafından tuzağa olsun
- trap
- (Elektrik, Elektronik) 1. Bazı elektronik devrelerde, belli frekansları bastırmak ya da geçişini engellemek için kurulan düzenek/devre.2. Her hangi bir frekanstaki akımın yolu üzerine konulan ve rezonansa geldiği frekanstaki akımın akışını engelleyen paralel rezonans devresi.3. Çok bandlı antenlerde antenin farklı bandlar için boyutlandırılmış kısımları arasına konulan ve onları elektriksel anlamda birbirlerinden izole eden devre/düzenek
- trap
- uzak
- TRAP
- (Askeri) hava aracı ve personelin taktik kurtarılması (Deniz Piyadeleri); taktikle ilgili uygulamalar; tank, bomba taşıyıcı, adaptör ve pilonlar; terörizm arama ve analiz programı (tactical recovery of aircraft and personnel (Marine Corps); tactical related applications; tanks, racks, adapters, and pylons; terrorism research and analysis program)
- get trapped by debt
- borç batağına saplanmak
- trap
- {f} (ata) süslü koşum takımı geçirmek; (ata) süslü çul örtmek
- trap
- {i} kum engeli (golf)
- trap
- {i} hafif araba
- trap
- {f} oyuna getirmek
- trap
- {i} gaga
- trap
- tut/tuzağa düşür
- trap
- dans orkestrasında
- trap
- {f} kapan ile
- trap
- kapan,v.tuzağa düşür: n.tuzak
- trap
- {i} iki kişilik araba
- trap
- {i} argo ağız, gaga
- trap
- ağız/araba/tuzak
- trap
- dili eşya
- trap
- {i} fırlatıcı
- trap
- süslemek
- trap
- pıl pırt
- trap
- {f} kapak takmak (gaz kaçırmasın diye)
- trap
- atlara süslü takım koymak
- trap
- {i} dolap
- trap
- iki tekerlekli at arabası
- trap
- {f} yakalamak
Hayvanı yakalamak için bir tuzak kurdu.
- He set a trap to catch the animal.
Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
- We set a trap to catch a fox.
- trap
- bir çeşit volkanik kara taş
- trap
- {i} volkanik siyah taş
- trap
- {i} hile, desise, dolap, tuzak
- trap
- fak
- trap
- kapanca