Bazı insanlar kendini kapana kısılmış gibi hissetti.
- Some people felt trapped.
Onlar tilkiyi kapana sıkıştırdılar.
- They trapped the fox.
Yaşlı adam küçük tilkiyi tuzaktan kurtardı.
- The old man freed the little fox from the trap.
Çelik tuzakları yasadışıdır.
- Steel traps are illegal.
Geleceği olmayan bir işte tuzağa düşürülmüştü.
- He was trapped in a dead-end job.
İnsanlar kendilerini tuzağa düşürülmüş hissetmekten nefret ederler.
- People hate feeling trapped.
Onlar tilkiyi tuzağa düşürdüler.
- They trapped the fox.
Sürücüler mağarada tuzağa düşürüldü.
- The divers were trapped in the cave.
Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
- We set a trap to catch a fox.
Hayvanı yakalamak için bir tuzak kurdu.
- He set a trap to catch the animal.
Leyla kendini tamamen tuzağa düşmüş hissetti.
- Layla felt completely trapped.
Sen tuzağa düşmüşsün. Teslim ol!
- You're trapped. Surrender!
Tuzağa düşürülmüş gibi görünüyoruz.
- We seem to be trapped.
Arabada tuzağa düşürülmüş biri var.
- There's someone trapped in the car.
Onlar tilkiyi tuzağa düşürdüler.
- They trapped the fox.
Tom tuzağa düşürüldü.
- Tom has been trapped.
Boseman eski bir avcıdır.
- Boseman is an old trapper.
The Sacramento Chronicle sık sık o yaşlı avcı hakkında yazar.
- The Sacramento Chronicle writes frequently about that old trapper.
Tom kapana kısılmış hissediyor.
- Tom is feeling trapped.
Bazı insanlar kendini kapana kısılmış gibi hissetti.
- Some people felt trapped.
They shot out of the school gates like greyhounds out of the trap.
his cabin-mates in Montana losing small valuables from time to time, until at last, these things having been invariably found on Mr. Twain's person or in his trunk (newspaper he rolled his traps in).
I saw your brother asking a trap out last night at the bar.
Keep your trap shut.
Close the trap, would you, before someone falls and breaks their neck.
Have James prepare the trap – I wish to visit the parson.
I put down some traps in my apartment to try and deal with the mouse problem.
Unfortunately she fell into the trap of confusing biology with destiny.
Example: He boobie-traped the door so the bucket of paint would fall on anyone who opened it.
he managed to beat the offside trap and clinch the winner.