Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- This place isn't convenient for public transportation.
Toplu taşıma sistemi saat gibi çalışır.
- The public transportation system runs like clockwork.
Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı.
- This street is closed for transports of dangerous goods.
Onların meyve taşımak için kullandıkları sepetler kamış şeritlerinden yapılır.
- The baskets they use to transport fruit are made with strips of cane.
Sami mobilyalarını taşımak için kendi kamyonunu kullandı.
- Sami used his own truck to transport his furniture.
Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya küçülüyor.
- Because of modern communication and transportation systems, the world is getting smaller.
Konsolosluk Tom için tıbbi ulaşımı düzenlemeye yardımcı oldu.
- The consulate helped arrange medical transport for Tom.
Toplu taşıma aracı ile oraya gitmek can sıkıcı.
- It's a pain in the neck to get there by public transportation.
Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti.
- Sami transported his furniture to Cairo.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
Hangi ulaştırma aracıyla buraya geldin?
- By what means of transport did you get here?