tozlu

listen to the pronunciation of tozlu
التركية - الإنجليزية
dusty

I like walking on dusty and rocky trails. - Tozlu ve kayalıklı yollarda yürümeyi severim.

Tom found a dusty box full of photos in his grandfather's attic. - Tom büyükbabasının tavanarasında fotoğraflarla dolu tozlu bir kutu buldu.

dustlike
powdery
pulverulent
pulverous
toz
powder

Powders of aluminium, magnesium, silicon, etc. explode. - Alüminyum, magnezyum, silisyum vb. tozları patlayıcıdır.

There was some kind of white powder on the floor. - Yerde bir tür beyaz toz vardı.

toz
dust

I sucked up the dust on the floor with a vacuum cleaner. - Zemindeki tozu bir elektrik süpürgesi ile emdi.

We need to sweep up the dust. - Tozu süpürmemiz gerekir.

tozlu yapmak
dust
tozlu bir biçimde
dustily
tozlu bir halde
dustily
tozlu hava
dust-laden air
tozlu hava
dust-loaden air
tozlu ortamda giyilecek palto
(Tekstil) dust coat
toz
dirt
toz
silt
toz
in powder form
toz
substance
toz
powdered

Do you have any powdered milk? - Hiç süt tozun var mı?

toz
(Argo) heroin
toz
(İnşaat) particle

Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else. - Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.

toz
snow
toz
dust to
toz
to dust
toz
dust; powder; heroin, snow, angel powder; powdered, in powder form
toz
slang heroin, skag, junk
toz
granulated
toz
(hayvan) farina
toz
powdered, (something) which is in powdered form: toz altın gold dust. toz boya powder paint. toz biber ground pepper
toz
sweepings
toz
dusty

I like walking on dusty and rocky trails. - Tozlu ve kayalıklı yollarda yürümeyi severim.

Tom found a dusty box full of photos in his grandfather's attic. - Tom büyükbabasının tavanarasında fotoğraflarla dolu tozlu bir kutu buldu.

التركية - التركية
Toza bulanmış veya tozu olan: "Çöl gibi tozlu yol bitmiyordu."- Ö. Seyfettin
Toza bulanmış veya tozu olan
Toz
(Osmanlı Dönemi) ACAC
Toz
(Osmanlı Dönemi) UKUB
Toz
(Osmanlı Dönemi) NAK'
Toz
kubar
Toz
(Osmanlı Dönemi) GUBAR
Toz
(Osmanlı Dönemi) KATERE
Toz
(Osmanlı Dönemi) MENİN
Toz
(Osmanlı Dönemi) REHEC
Toz
(Osmanlı Dönemi) RİG
Toz
(Osmanlı Dönemi) ASAR
Toz
(Osmanlı Dönemi) AKUB
Toz
(Osmanlı Dönemi) HEBVE
Toz
(Osmanlı Dönemi) ŞEAS
Toz
(Osmanlı Dönemi) UCACET
toz
"- Mal. Toz durumunda olan
toz
Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak
toz
Toz durumunda olan
toz
bakınız Töz. Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak: "Bu talihsiz taşra kentinde, yolun iki yanındaki yeşilleri tozdan yitmiş ağaçlara bakmak insanı daha bir yalnız kalmışlık duygusu içinde bırakıyor."- R. N. Güntekin. Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir madde: "Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor
toz
Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir madde
toz
bakınız: Töz
tozlu
المفضلات