Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
Debby'ye merhaba dedim fakat o beni bütünüyle görmezlikten geldi.
- I said hello to Debby but she totally ignored me.
Çocuk tamamen ebeveynlerine bağımlıydı.
- The boy is totally dependent on his parents.
Tom tamamen yok olmuş görünüyor.
- Tom looks totally wiped out.
Toplam 3000 yene varıyor.
- The total comes to 3,000 yen.
Toplamda kaç para harcadın?
- How much money did you spend in total?
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Hesabın toplam tutarı nedir?
- What's the total amount of the bill?
Güneş tutulmaları tam ya da bölümlü olabilir.
- Lunar eclipses can be total or partial.
Tom tamamen yok olmuş görünüyor.
- Tom looks totally wiped out.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Bunun için tam olarak hazır değilim.
- I'm not completely prepared for this.
Tom yerleşimden tam olarak mutlu değildi.
- Tom wasn't completely happy with the settlement.
Sekizgen'in iç açılarının toplamı 1080°'dir.
- The internal angles of an octagon total 1080°.
Toplamın 900 doların üzerinde olacağını hesapladı.
- Tom calculated that the total would be over 900 dollars.
Tamamen ve tam anlamıyla sana âşığım.
- I'm totally and completely in love with you.
Ben bütünüyle ciddiyim.
- I'm completely serious.
O bütünüyle yanlış değil.
- That's not completely wrong.
Toplam 100 dolara ulaştı.
- The total amounted to 100 dollars.
Ekibimiz toplamda beş madalyaya ulaştı.
- Our team achieved five medals in total.
Tom başarılı bir biçimde tüm eyaletteki oyların yaklaşık yüzde sekseninin desteğini alacak duruma erişti.
- Tom successfully carried the state with nearly sixty percent of the total statewide vote.
Debby'ye merhaba dedim fakat o beni bütünüyle görmezlikten geldi.
- I said hello to Debby but she totally ignored me.
Bana karşı bütünüyle dürüst müydün?
- Have you been totally honest with me?
Biz düpedüz gafil avlandık.
- We were completely taken by surprise.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
- We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
That was totally wicked!.
The car was totally destroyed in the crash.
You people are completely insane.
- You people are totally insane.
We were completely exhausted from the five-hour trip.
- We were totally exhausted from the five-hour trip.
When we totalled the takings, we always got a different figure.
The total book is rubbish from start to finish.
The total of 4, 5 and 6 is 15.
That totals seven times so far.
It totals nearly a pound.
You people are completely insane.
- You people are totally insane.
We were completely exhausted from the five-hour trip.
- We were totally exhausted from the five-hour trip.
... totally optimized, right? ...
... But that's totally under your control and ...